"Adını kol saatime yazdım Piraye " diyen Nazımın kol saatinde Vera yazıyordu .. Ve aşk o gün öldü ..
"Yalnız kaldığım zamanlarda büyüdüğümü fark ettim. Kimin bende ne kadar olduğunu gördüm. En zor sınavımı tek başıma atlatmaya çalıştım, ama olduğumdan çok daha sağlam ayağa kalktım. Kimseden medet ummamam gerektiğini anladım Herkesi nereye ne kadar koymam gerektiğini öğrendim."
Konuşmamız gereken şeyler var, susmamız gereken yerler ve yerinin gelmesine rağmen ağızdan çıkmayı reddeden kelimeler. Edilen yeminler var, tutulmayan sözler ve ardında bir ceset bırakıp gidenler var. Nedenler var, “nedenler”, Neden sevmedinler, neden gelmedinler, neden gittinler.. Hayatımızın içine edenler var. Bunu yaparken bize “seviyorum” diyenler.
Herkesi yarına götüremeyiz bazıları dünde kalsın.
Şiir gibi bakan kadınları
Şiirden anlayan adamlar sevmeli.
Ya da, Şiir gibi bakan kadınlar
Şiirden anlayan adamları sevmeli.
Sevmeli ki, ziyan olmasın o mısralar..
Ya da onun gibi bir şey işte..
Neden yeryüzünde ilgini çeken bir şey olmadığını düşünüyorsun? Çevrene bir bak. Paramparça olmuş hayal kırıklarının arasından umut ışıkları fışkırıyor.
Aslında blogda belirttim bazı yazılarda şöyle söylesem " sevmek güzel şey ama acısı kötü" Birde " hiç papatya koklamamış kadar hissizsiniz " diye bir paylaşım vardı bu 2 cümle aslında benim durumumu anlatıyor 😊Sen ne düşünüyorsun bu konu hakkında ? Işığı nasıl görebilirim ki fikirlerini merak ettim şimdi
''düşünsene, seni büyüten insanların; yaşlandığını, hastalandığını ve öldüklerini görüyorsun. hiçbirine müdahale şansın yok. ne yorucu değil mi? bütün derdimizi sevmek olarak görüyoruz. oysa ki her dakika, başka bir sevdiğimizden eksiliyor. hiç farkında değiliz.''