Neden sustuğumu sorma güzelim. Uzun cümlelerim var fakat ne benim anlatmaya halim var ne de senin dinlemeye tahammülün. Hadi gel denizi izleyelim.
Hayat, ne bir kadehte tükenen şarap, ne de sonsuz bir geceye düşen kara bir gölge... Bazen dudağımızda yarım kalmış bir şiir, bazen de 'Ah o gemi gelseydi' diyen bir yürek. Her 'belki' bir 'hiç'e açılan kapı, her 'sevda' biraz 'ölüm' kokan bir gül.
Unutmayın, herkesin hüznü kendine özeldir; tıpkı parmak izi gibi. Sizinkiyle kıyaslamaya çalışmak, anlamsız bir istatistik çabasıdır. Bırakın herkes kendi hüznünde özgür kalsın.
Haklısın azizim, dürüstlük artık antika; vitrinde sergilenen, tozlu raflarda unutulan bir meziyet sanki.
Siz de ne panik yaptınız anlamadım ki! Sabah 'Dünya çok güzel, kuşlar cıvıl cıvıl!' diye uyanıyorum, öğleden sonra 'Her şey boş, hayat anlamsız...' falan takılıyorum. Ne olmuş yani? Sanki sizin hiç inişleriniz çıkışlarınız olmuyor! Bizimkiler biraz daha 'extreme' sadece, o kadar. Hani siz 'hafif bir sinirliyim' dersiniz, biz 'dünyayı yakasım var!' deriz. Küçük farklar işte...
Sanki ruh halimiz bir açma kapama düğmesi gibi, 'hadi canım biraz da depresif takılalım' diyoruz! Yok öyle bir şey tabii ki. Bazen enerjiğim ki maraton koşasım geliyor, bazen de yataktan çıkmak Everest'e tırmanmak gibi. Ama merak etmeyin, genellikle bir sonraki 'çılgın parti' moduna ne zaman geçeceğimi ben de kestiremiyorum!
Bakışlarınla çarmıha germiştin bedenimi,
Sözlerinle avuçlarıma çaktığın çivi.
Oysa ben seni severken günahsızdım İsa gibi!
Günaydın yaşamak, intiharın gölgesinde bile,
O inatçı, o vazgeçilmez hevesinle.
Sen ki, güzel kadınların gülüşünde parlayan,
Her şeye rağmen tutunduğum o yegane anlam.
Günaydın yaşamak, bir nefesim, bir hevesim varken,
Bu topraklarda, bu mavi gökyüzü altında.
Sen ki, her anıyla ayrı bir hikaye yazılan,
Ve her şeye rağmen, sevdiğim, özlediğim hayat.
Canına kıyma, can ver. Ölmekse niyetin, yoksul bir çocuğun gülüşü uğruna canını feda et, onurunla öl.
Günaydın efendim, zor bir gece geçirdik. Gölgeler ruhumuzu döverken sesimiz çıkmadı, duvarlara çarpan suskunluğumuz yankılandı. Ama bakın, güneş yeniden doğdu! Şimdi umutlarımız avuçlarımızda yeşerdi, hayallerimiz küçük bir çocuğun gülüşü gibi kaygısız.
Sayın Hakim, bu, kalbimin ve zihnimin derinliklerinden gelen bir feryat. Ben, hayata, insanlığa, geleceğe dair beslediğim inancı kaybettim. Artık hiçbir şeye eskisi gibi bakamıyorum. Umudum tükendi.
Her şey anlamsız geliyor. Motivasyonum kalmadı. İlişkilerimde zorlanıyorum. Geleceğe dair hiçbir beklentim yok. Eskiden beni heyecanlandıran şeyler artık hiçbir anlam ifade etmiyor. Sanki içimde bir boşluk var. Şikayetçiyim hakim bey umutlarımı yıkan çocukluğumu çalan herkesten şikayetçiyim
Çoğunluğun uğultusunda kaybolmaktansa, yalnızlığın yankısı olmayı tercih ederim.