"Susmak bazen hayat kurtarır."
"Susmak bazen öldürür."
" Işık, sadece önünde yolu olanları aydınlatır. "
Hayatta hep başarılı olmaya çalışıyoruz. Neden diye düşünmüyoruz. " Bu işi en iyi şekilde yapmak zorundayım." düşüncesi gerçekten bize mi ait? Yoksa bize ailemiz, arkadaşlarımız ve en önemlisi elalemin dayatması mı? "Her şeyde başarılı olmayı her zaman kendimiz mi istiyoruz?" diye kendimize çoğu zaman sormuyoruz. Başarısız olmak istememek gayet normal ancak kendimizi başarısız olduğumuzda yetersiz, hiçbir işe yaramayan biri olarak görmememiz gerekir. Unutmamalıyız ki her işte biz başarılı olamayız. Bunu hayatımızda normalleştirip hayatımızı severek yaşamayı öğrenmemiz lazım. Yoksa hayat bizi kaosunun içine almaktan çekinecek bir yer değil.
"Başarılı olmak ya da olmamak bütün mesele bu." hayatımızı bu şekilde yaşıyoruz malesef çünkü bu bizim sevgi dilimiz olmuş hayatta. İnsanların başarısız olduğunda bizi sevmekten vazgeçeceğinden korkuyoruz. O yüzden ilişkilerimizde de gereksiz fedakarlıklar yapıyoruz. Aklımızda hep aynı cümle " Başarısız olursak beni sevmezler mi? " zaten hayatımızda bize bunları düşündüren insanlar varsa onları hayatımızdan çıkarıp hayatımızı ferahlatmamız lazım.
Kendinizi sevmeyi unutmayın çünkü siz kendinizi sevmedikten sonra başkasının sizi sevmesi size iyi gelecek bir sey olamıyor malesef çünkü siz kendinizi sevilmeye layık biri olarak görmüyorsunuz.
Buruk bir şey hayattt... Neden mutlu olamıyorum... Hep içimde bir boşluk var dolmayan. Ruhumdaki o boşluğu doldurmaya çalışıyorum ama denizde bocalayarak yüzmekten başka hiçbir işe yaramıyor. Boğulmak ve nefes almak arasındayım. Var olmak keşke ruhum için şu an gerçek olsa.
Mavi bir deniz bana bakıyor.
Üzerinde martılar uçuşuyor.
Ne kadar da huzurlu bir manzara,
Diye geçiriyorum içimden.
İçine bırakmak istiyorum kendimi.
İçimde ne varsa kötü olan,
Keder, öfke, nefret...
Hepsini kusmak istiyorum.
Sonunda derin bir nefes alıyorum.
Ancak içim huzur dolmuyor.
Daha da derine iniyorum.
Ruhumdaki boşluk dolsun diye,
Nefes almak zorlaşıyor sanki.
Kalbinin atıp atmadığını umursamadığın anda,
Yok oluyor içindeki yeşillikler.
Umutların tek tek sönüyor.
Kara günler seni bekliyor.
Görünmez olmaya ant içtiğinde,
Sevilmediğin de yaşamayı umut ettiğinde,
Ruhun karanlığa gömülüyor sanki.
İşte o an,
Kara günler seni bekliyor .
Yağmur yağdı içime ,
Bir barut misali patladı
Darmaduman oldu içim bir anda
Tuhaf bir koku sardı
Yağmurlu bir havada içilen
Sigara dumanı gibi
Aklım, başım çorap söküğü
Anlamsız ve karmaşık
Sorguladım hep seni
O gülüşündeki nefesi
Hayata tutunduğun fikirleri
Islandı saçların düşlerimde
Bir tutam kokun kaldı yüreğimde
İçim hep hüzün dolu
Niçin, neden, niye?
Bırakıp gittin beni
O günden beri
Elimde bir gitar, kalbimde bir sökük
Dolaşıp durdum sokaklarda
Bir bir arkasını döndü, baktı herkes
“Bu kaçık kim?” diye
Dedim onlara: “Bir sevda delisi,
Yüreği isli ve çamurlu birisi.”
Umarım kırmadım sizi.
Elimde bir viski şişesi
Ayırmadım, sen gittiğinden beri benimle
Niçin, neden, niye?
Bırakıp gittin beni
Yüreğim seninle cıvıl cıvıldı
Sen gittin ve çamur her yer
Niçin, neden, niye?
Bırakıp gittin beni
Niçin, neden, niye?
Eksiklik hissi dünyadaki en zor şeylerden biri. İçimde bir boşluk var ve asla dolmuyor çünkü o boşluğu doldurabilecek kişi yanımdan ayrılalı çok oldu... Zaman akıyor ve gidiyor bir bir benden. Hayatta yapmak istediğim şeyler var ve bunların anlamsız olduğunu söyleyen bir ses. Bu isteklerimi gerçekleştirmek gerçekten o kadar önemli mi ? Hayat bir rüzgar olup onları bir bir yıkabilir ve her şey yine bir hayal kırıklığına dönüşebilir. Ama yinede bir hayale tutunup yaşamak daha iyi sanki. Yoksa hayatın bu amaçsızlık girdabı içinde yaşamak daha çekilmez olur...Yaşamak...
Ruhum bedenimden taşmak istiyor. İstediği her yeri dolaşmak ve en önemlisi nefes almak istiyor. Önemli, önemsiz, haklı, haksız, doğru, yanlış her şeyi kafama takmaktan yoruldum ve buna engel olamıyorum. Hayat gerçekten başkalarına göre hareket etmek için çok kısa ve acımasız bir yer. O yüzden bu hayatı kendim için yaşamak istiyorum ama nasıl yapacağımı bir türlü bulamıyorum.
Acı çeken bir ruhtu benimki,
Kanlı bir bıçaktı elindeki.
Ruhumu delik deşik edendin sen,
Ben ise sana aşık olan bir zavallı,
Seni her zerrenle her halinle sevdim.
Elin daha çok kanladı, kinin aktı bana.
Bu bir savaş mıydı yoksa?
Dikenli çalılıklarda yürümek gibi,
Sana aşık olmak.
Zehrini her yerime bulaştırdın.
Bırakamıyorum seni, yapamıyorum bunu.
Elim kolum bağlı.
Senden kurtulmak için en sonunda yaktım.
İçimdeki her şeyi,
Önce fotoğrafları ardından bana aldığın o gitarı,
Sonrası kolaydı.
Kül olana kadar izledim içimdeki ateşi.
Ardından bana gülümseyen bir fotoğrafın kaldı.
Her şey bu kadardı...
Kendime çok sinirliyim sanki bu aralar. Neden, niçin ??? Bilmiyorum ama anlamaya çalışıyorum kendimi. Bunu çözmeye çalışıyorum. Kafamdaki susmayan ses hemen bu delikten sızıyor ve işlemeye başlıyor bana zehrini. Sen kimsin ki, sen bu hayatta ne başardın, sen ne yaptın ki, baban için kardeşin için ne yaptın, kendin için bir şey yaptın mı.... diye giden bir sürü şey diyor. Ama en çok da şımarık olduğumu her şeyi gereksiz büyüttüğümü ve her zaman haksız olduğumu söylüyor. Bazı sözler var ki o sözleri hak ettiğimi düşündüğüm anlarda kendimi daha haksız hissediyorum. "Ben kimim ki onun hayatına karışıyordum. " Gerçekten kalbim kırılmıştı ben sadece onu düşündüğüm için tavsiye vermiştim. Galiba yine çok düşünmeye başladım her şeyi.