Hikayelerim var, iç içe geçmiş duygulardan besleniyorum. Zaman zaman karanlık tarafa gider gelirim. İşte bu yolculuklarda hikayelerimi biriktiririm. Hayat sürekli akış halinde bu yüzden kendim dahil hiç kimseyi tam anlamıyla tanıdığımı düşünmüyorum. Herkes değişir, zaman değişir ama yolculuk baki kalır. Masal kahramanları gerçektir. Ve paralel evren vardır. Hatta paralel evren dövmesi yaptırmak isterim, kendi üzerimden oraya kapı açmış gibi olurum hem. Hobilerim arasında kedileri bezdirene kadar sevmek vardır. Ve dünyanın yegane ilacı sevgidir.
"Özlüyorsun ama gelsin istemiyorsun. Mesaj atsın istiyorsun ama konuşmak istemiyorsun. Deliler gibi sesini duymak istiyorsun ama aramak istemiyorsun. Umrunda değil ama aklına geldiği zaman kalbindeki o sızıyı yok edemiyorsun. Sevmek mi? Yoksa unutmak mı yavaş yavaş? Bilmiyorsun."
Şu dünyada kısacık süren hayatta iki kalp birbirine çarpıyorsa bundan önemli daha ne olabilir ki ?
bu duygusallığın çok kırılmandan mı kaynaklanıyo acaba(merak ettim)
Öyle miyim bilmiyorum ki ama öyle gördüysen ne mutlu bana .
Aslında kırılmak değil kendimi benliğimi bulmamakta çalışmamla alakalı . Her yaşadığım deneyim nasıl güzel sevebilirime çıksın diye uğraş vermem. Bir şeyler yolunda gitmiyorsa iki tarafında eksikliği vardır ve ben kendi eksikliklerimi görmeye çalışıyorum çok değil güzel sevmek ve sevilmek benim hayat prensibim 😊
Bir kaç mumu üflemek yeterlidir
Düşmeleri unutup yeni düşler kurmak için.
Ve biraz da bu yüzdendir
Doğduğuna pişman insanlar
Doğum günlerini kutlarlar.
"Gülüşlerim sana,
sarılışlarım sana,
bakışlarım sana,
her şey sana,
her şehir sana,
her şiir sana,
ağlayışlarım sana,
ölüşlerim sana,
dokunamayışım sana,
sarılamayışım sana,
koklayamayışım sana,
bütün sokaklar sana,
hayatım sana,
ben sana,
aşığım.."
Gülüşlerimin mutluluktan olmadığı yıllardayım