Dostluğu, sevgiyi ve geleceği…
Aşımızı, ekmeğimizi, soframızı…
Hüznümüzü, acımızı, yalnızlığımızı paylaştığımız;
birlik ve beraberliğimizi, kardeşlik ve dostluğumuzu en sıcak şekilde hissedeceğimiz Mübarek Ramazan Bayramı'nızı kutlar, mutluluklar dilerim.
Sağlıkla , neşeyle , afiyetle geçsin, her şey gönlünüzce olsun inşAllah.
Elimizde olmayan duygular kalbimizden gelir...
Elimizden gelmeyen şeyler de kalbimizin Sahibinden istenir...
RABB'im ;
Kalbimize, ruhumuza, bedenimize şifâ olacak ne varsa,
İhsan eylesin inşAllah 🤲
"Canım çok şey anlatmak istiyor ama yorgunum.
Beynim yorgun,
Bedenim yorgun,
Bunca şeyi affeden kalbim bile yorgun artık...
Heveslerim yorgun,
İyimserliğim yorgun,
Konuşarak anlaşmaya olan inancım bile yorgun.
Benden geriye mecalsiz bir şey kaldı sadece,
Çok yorgunum..."
O kadar çok gidenim olduki ben den, Oysa hepsi hiç gitmeyecek gibi gelmişti, Sorsanız hepsi de çok sevmişti, Sonra dan hepsinin bir bahanesi çıktı, Herkes kendince bir sebep bulup kaçtı, Nedenleri hep sevgiye dair şeylerdi, Kimi kıskançsın dedi, Kimi çok ilgilisin boğuyorsun, Kimi fazla karışıyorsun, Dedim ya, hepsinin bahanesi vardı işte, Sorsanız hepsi de haklıydı, hepsi kusursuz, Bir tek ben suçluydum, bir tek ben huysuz, Olsun dedim, olsun canları sağolsun, Gidenlere ben den uğurlar olsun, Dedim ya, çok gidenlerim oldu ben den, Ben hiç birine beddua etmedim yine de, Kimseyi kınamadım, suçlamadım, Ben gidenlerimi hep hayır Duâ'larla uğurladım, Gittikleri yerlere yakışsınlar istedim, Gittikleri yerde mutlu olsunlar dedim, Çünkü ben aşkı böyle gördüm, böyle sevdim...
(Alıntıdır)
Gitme uzaklara; “Kalbim dayanamaz yokluğuna... Sonra ;
Nefes nefese özlüyorum SENİ”
Sevdiğiniz birini kıskandırarak terbiye edemezsiniz.
Sadece kaybedersiniz..!
Pistler sizin, istediğiniz oyunu oynayın.
Ama sevdiğiniz birinin sabrı İle oynamayın..!
" Bir çok duyguyu aynı anda barındırıyorum, Kızgınım ama en çok kendime, Hatta çoğu şey için kendime kızgınım. İnsanların beni bu kadar kolay kırmasına izin verdiğim için kendime çok pis kızgınım, Birazdan kendimle kavgaya tutuşacağım.. Bazen öyle anlar geliyor ki tutunduğun her dalın yalan olduğunu anlıyorsun, Aslında tek gerçek olan insanın kendi içinde ki duygular ve düşündükleri fikirler.. En yakınınızda olan kişi bile bir süre sonra bencilleşiyor, Sırf kendini düşündüğü için sizi rahatça kırıp dönebiliyor, Üstelik çok gereksiz nedenler ve gereksiz kişiler yüzünden, Şöyle bir düşününce de bakıyorsun ki, Demek ki kırmaya dökmeye bahane arıyormuş. Ama insan her kırılışında, Her düşüsünde biraz daha akıllanıyor ve biraz daha soyutluyor kendini toplumdan.. Aslında kırıla kırıla kendimi sevmeyi de öğrendim. Ve hiç bir şeyden de pişman değilim, Yaptığım ne varsa iyi ki de yaptım, Ben böyleyim ve hep böyle olacağım. Sanırım çok fazla içimde tuttum.. Her neyse, Kendime ve daha bir çok kişiye, Kırgınım ya da kızgın… "
Sanırım hayatta tek hatamız ;
Bize sadece elini uzatanlara,
Bizim yüreğimizi uzatmamızdı...
FİKİRLER ASLA ÖLMEZ...
IDEAS NEVER DIE...
Gazi Mustafa Kemal Atatürk 1881-193♾️
Father of the Turks 🇹🇷❤️
“Sen'in üzerime devirdiğin dağları ne yapacağız.??”
“İnsan yorula yorula yürür,
Kırıla kırıla büyür..!”
“Hiç bir kötülüğün dokunmadığı halde,
Senden nefret eden insanlar tanıyacaksın.
Ama sakın üzülme ...
Nefretlerinin sebebi senin kötü bir insan olman değil,
Aksine onlardan daha iyi bir insan olmandır."
Hatasını bilmeyen insanlardan hiçbir beklentim yok, o yüzden gönül değil mesafe koyduk.
Adamın biri, her mehtaplı gecede alır başını deniz kıyısına gidermiş.
Dönüşünde sorarlarmış:
- Ne gördün?
- Dünya güzeli deniz kızları gördüm, altın saçlarını gümüş taraklarla tarıyorlardı, dermiş hep
Bir gece yine tek başına deniz kıyısına vardığında, gerçekten Dünya güzeli deniz kızları görmüş, altın saçlarını gümüş taraklarla tarıyorlarmış.
Döndüğünde yine sormuşlar:
- Ne gördün?
- Hiç demiş... hiç bir şey...
Oscar Wilde'ın yukarıdaki harika öyküsünü ilk okuduğumda ortaokuldaydım ve ne demek istediğini anlamamıştım. Daha sonra unutmuşum. Yıllar sonra rastladığım Haldun Taner’in bir sözü bana öyküyü hem hatırlattı hem de ne demek istediğini çok çarpıcı bir şekilde gösterdi.
Şöyleydi söz:
“Bir hayalin gerçek olması kadar hayal kırıcı bir şey yoktur.”
Daha sonraları ise bu tema pek çok edebi eserde karşıma çıktı. Örneğin Simyacı’da.. Hâlâ okumamış olan var mı bilmiyorum ama hatırlarsanız orada bütün yaşamı boyunca tek hayali para biriktirip Mekke’ye Hac'ca gitmek olan bir dükkan sahibi vardı. Adam; artık gerekli parayı fazlasıyla biriktirmiş olduğu halde bir türlü gitmiyordu. Bu hayalin kendisini yaşama bağlayan çok önemli bağ olduğunu düşünüyor ve onun gerçekleşmesi halinde bu önemli bağı yitireceğinden korkuyordu. Haklıydı aslında.
Düşünüyorum da... Hepimizin böyle hayalleri var, mutluluğumuzu bağladığımız,gerçekleşene kadar yaşamı sanki ertelediğimiz...
Acaba hiç düşünüyor muyuz; bu istediğimiz her neyse, gerçekleştiğinde iyi mi olacak?
Bir düşünürün hep aklımda tuttuğum bir sözü vardır:
“Bütün Duâ'larımı kabul etmediği için ALLAH' a şükrediyorum” diye.
Belki de daha az üzülmeliyiz gerçekleşmeyen hayallerimiz için. Belki de aslında sevinmemiz, mutlu olmamız gereken bir şey için gözyaşları döküyoruzdur. Belki de olaylara bir de bu açıdan bakmayı artık öğrenmeliyiz…
(Alıntıdır)
Yalnız, hakkınızda hayırlı olan hayallerinizin gerçekleşmesi dileğiyle…
" DÜNYA'yı AHİRET'e götüremeyeceğine göre, öyle yaşa ki DÜNYA seni AHİRET'e götürsün." (Şems-i Tebrizi)
172 posts